Bir Kûfe Tipi Hikayesi: Hayal Kırıklığı ve Umut Arasında
Kayseri’de bir akşam üzeri, aklımda bir sürü düşünceyle yürüyordum. Hafif bir rüzgar vardı, soğuk, ama aynı zamanda o kadar huzurlu ki… O sırada birden gözüm, eski bir dükkandaki küçük tabela yazısına takıldı: “Kûfe Tipi”. Başımda aniden bir ışık yandı. Bu kelimeyi yıllardır duymuş, ama ne zaman anlamını soracak olsam, kimse düzgün bir açıklama yapmamıştı. “Kûfe tipi ne demek?” diye kendi kendime sordum. Bu, sıradan bir soru değildi. Birçok insan için anlamsız bir kelime, ama benim için yıllardır cevapsız kalan bir soru gibiydi. Ve o anda, eski Kayseri sokaklarında yürürken, bu soru bana kaybolmuş bir şeyleri hatırlattı.
Bir Zamanlar Babamın Kelimeleri
Babam, her zaman eski kelimeleri kullanmayı severdi. Özellikle de biz çocukken, hep “kûfe tipi” derdi. Gerçekten ne anlama geldiğini ise bir türlü öğrenemedim. Bir gün sordum: “Baba, kûfe tipi ne demek?” Babam gözlerini kısıp, gülümseyerek, “Bunun anlamı çok derin evlat,” demişti. Ama daha fazla açıklama yapmadı. O günden sonra, kûfe tipi bir kelime olarak kafamda kalmıştı. Babamın bana anlattığı her şeyin arkasında bir derinlik olduğunu bilirdim, ama bazen bana anlatmadığı, ya da anlatmak istemediği şeyler olduğunu hissederdim. O zamanlar, bu kelimeyi sadece bir baba-dede geleneği olarak düşünmüştüm. Yıllar sonra, bir anlam bulmayı umarak “kûfe tipi”ni sormak istedim. Ama ne yazık ki, o zaman babam da hayatta değildi. Bu yüzden, kelimenin ne anlama geldiği hala belirsizdi.
O Günkü Yürüyüş ve Yeni Bir Başlangıç
İşte o gün, Kayseri’nin eski sokaklarında yürürken, bu kelimenin ne anlama geldiğini öğrenme kararı aldım. Sokaklar, zamanın getirdiği bir nostaljiyle doluydu. Her adımımda, bir parça daha geçmişe gitmiş gibiydim. Yavaşça, içimde bir heyecan belirdi. “Kûfe tipi”nin anlamını öğrenmek, geçmişimle barış yapmamı sağlayacak gibi hissediyordum. Bir anlam arayışı, bir yandan da kaybolan zamanın boşluğunda yankı yapıyordu. Kayseri’nin eski mahallelerinde, sokak lambalarının ışığı altında, hayatımın en önemli sorusunu sormak üzereydim.
Bir dükkana girdiğimde, yaşlıca bir adam elindeki eski kitapları düzenliyordu. Ona yaklaştım ve tekrar sordum: “Kûfe tipi ne demek?” Adam bir an durakladı, sonra gözlüklerini takıp bana gülümsedi. “Bunu pek az kişi sorar, evlat,” dedi. “Kûfe tipi, eski zamanlarda kullanılan bir ölçü türüdür. Ancak, aynı zamanda bir bakış açısını, bir yaşam tarzını da anlatır. ‘Kûfe tipi’ bir şeyin belli bir ölçüye, düzene göre yapıldığı, ancak bu düzene aykırı olmanın aslında düzenin bir parçası olduğu bir anlayışı ifade eder.”
Hayal Kırıklığı ve Umut
İlk duyduğumda biraz hayal kırıklığına uğradım. Çünkü “kûfe tipi”nin, anlamı aslında çok basitti. Ama bir o kadar da derindi. “Kûfe tipi” aslında hayatta bir düzenin, sistemin, ama bu düzene karşı gelmenin de bir tür düzen olduğuydu. Biraz karışık, değil mi? Bunu tam olarak anlamam zor oldu, ama bir şeyler yerli yerine oturuyordu. Babamın kelimelerinin anlamını, o kadar basit bir şekilde, sadece birkaç cümleyle çözmek, bana hayatın bazen ne kadar karmaşık ve basit olabileceğini düşündürttü.
Biraz üzülmüştüm aslında. Çünkü yıllardır aradığım kelime, bu kadar basit ve anlamı bana yabancı olmayan bir şeydi. Ancak bir taraftan da, yıllar sonra babamın bana anlatmak istediği şeyin, aslında sadece bir hayat felsefesi olduğunu fark etmiştim. O kelimeyi sorarak aslında kendi geçmişimle yüzleşmiş ve ona dair bir şeyler bulmuştum. Bu, büyük bir keşif değildi belki ama bana hayatın her anını anlamaya çalışmanın, eski hatıraları tekrar keşfetmenin ne kadar önemli olduğunu hatırlattı.
Hayatın Kûfe Tipi
Belki de hayat, bir kûfe tipi gibi. İçinde, bir düzene karşı gelmenin, kendi yolunu çizmenin ve bu yolda kaybolmanın da bir düzen oluşturduğunu kabul etmek gerekiyor. Bir yanda hayal kırıklığı, diğer yanda umut vardı. “Kûfe tipi” ne kadar basit olsa da, bana hayatın derinliklerini, geçmişle barışmayı ve bir şekilde geçmişin düzenini kabul etmeyi öğretti. Belki de hayatın gerçek anlamı, her şeyin tam anlamıyla yerli yerine oturmasında değil, bazen kaotik, bazen sıradan ama hep özgün olan parçaların bir araya gelmesindedir. O gün, Kayseri’nin soğuk sokaklarında yürürken, “kûfe tipi”nin ne demek olduğunu öğrendim ve içimde bir huzur buldum.